Ana içeriğe atla

Kötü okurun aylaklık bahanesi.




Bu günlerde okuyamıyorum.Başlıyorum okumaya ki sonra aniden bir sıkıntı , sanki yapacak o kadar çok işim varmış ta , kitap okumakta neyin nesiymiş ?  pehh..Ayaklarımı sallamaya başlıyorum.Okuduğum her kelime ağır ve gereksiz geliyor daha önce duymamışım gibi.Okumak için gözlerime değmesi için yerlerinden kaldırıyorum kelimeleri.Oysa eskiden öyle miydi ... Bin bir hevesle başlar , o hevesle bitirirdim.
Şimdilerde okuyamıyorum.Her kelime bir şey çağrıştırıyor bana.Kendi kendime bunu yapmakta olduğum için nefret ediyorum.Bazen saplandığımı hissediyorum.Kuma saplanmış , çıkmak için uğraşmaya gönüllü olmayan bilmem kaç tonluk bir araç misali.
Düşünmekten okuyamıyorum.Hep bir eksiklik hissi.Müzik olsun diyorum yanı başımda , sesini az kısayım diyorum , araya reklam , konuşmalar giriyor sinirleniyorum.Derken kapatıyorum radyoyu.Sessizlik.Hiç bozmadan sessiz sessiz okumaya başlayayım diyorum.İkinci cümlede bir şey takılıyor kafama , okuyamıyorum.
Rüzgar hafiften esiyor , oturduğum koltuk , sessizlik , sokağın sakinliği , ev hali , karnımın tokluğu her şey müsait.Hani derler ya saha şartları olgunlaşmış.Çoğu zaman bu şartların hiçbirini aramama rağmen.5-6 kere ara verip okuduğum başlangıç sayfalarını okumuş gibi yapıyorum , çünkü baştan başlasam yine sıkılacağım.En iyisi mi ben kaldığım yerden başlıyayım.Zaten kitabı okumayı bitirsem bile mutlaka sıfırdan tekrar okuyacağım , huyum kurusun.İzlediğim filmlerde de bu böyle olur hep.
Hafif bir müzik seçiyorum bu defa kendime , iyice kısıyorum sesini.Kafamı boşaltmaya çalıştıysam da fayda etmiyor.Kiracılarımın ellerinde tarihleri olmayan ve belirsiz kontratlar.Farkına varıyorum ki gözlerim kitapta ama düşüncem çok uzaklarda.Kendi kendime sinirlenip kitabı olağanca hızıyla yere fırlatıyorum.  

Okumaya çalıştığım kitabı yazan , emeği geçen herkese ve kitabı okumamı tavsiye eden arkadaşa özürlerimi bir borç bilirim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalancı bahar

Bahar'dan kalma ... Gevşeme. Bu güneş bu ılımansı hava seni aldatmasın. Bak arka bahçedeki ağaca, beyaz beyaz çiçekler sarmış. Aklı sıra mutlu veya ağaç olmanın gerektirdiği gibi yaşıyor. Bilemem. O beyaz çiçeklere ne demeli ya? Güneş şımartıyor ,  onlarda gerim gerim salınıyorlar. Ama biri onlara söylemeli, sarsmalı , inanmayın demeli. Güzel günlere daha çok var. Zaman devir daim ettikçe biz kandırılmaya bağışıklık kazanıyor muyuz sanki?İnanmak mutluluktur diyebiliriz.Arkanı yaslamak şöyle ağzından çıkan kelimelerin gittiği gönle doğru.Bünye de bir yaz havası  , radyoda ;

Geçmiş zaman olur ki ...

Geçmiş zaman olur ki ... Seranın içinde , güneşin hamamında  , bir çiçek daha ekiyorsun dakikalara . Aklın orada temiz , sıcak ama temiz . Koş koş bir acil iş için daha , klavyenin tuşlarına bas bas bas ,  dök dök dök , iş hazırlansın ve potaya girsin sayılar. Bir sigara yakayım  , bir sigara içeyim bir nefes , her sigara dumanında ciğerlerimde oksijen alıyormuş gibi , bir elim ateşte dudağımın ıslaklığı sigara da.Tütünün yanışında , önümdeki yeşillikte o an uzaklaşır , uzaklaşır da soluğu senin yanında alırım.Terinin bir damlası daha düşer toprağa,.Ellerim telefonun  tuşlarında gezinmeye başlar. Şimdi bir rüzgar  boğazından geçecek belki de , o an beni hatırlayacaksın , toprağa düşen ter tanende eriyeceğim.

"Ölüm Allah'ın emri , ayrılık olmasa ... "

5 Eylül , No frost Bugün 04,09,2016 Pazar.Biraz önce buzdolabını açtığımda , bir kez daha buzdolabının NoFrost olmadığını gördüm.Eski buzdolabımızın , -yine NoFrost olmayan-  buzluğunu bıçak ile temizlemeye kalkışan ben  , buzluğu bir kaç yerinden delmiş ,  içindeki gazı özgür bırakmıştım.İlk seni aradım.Her zamanki gibi .Sen her zaman, her durumda  ne yapılacağını bilen bilir kişimdin benim. .İlk önce gülmüştün böylesi bir salaklığa , önce ıspatulayla temizlememin daha güvenli olacağını tavsiye etmiş , gaz daha fazla çıkmadan , karbonat ve japon yapıştırıcısını kullanıp delikleri kapatabileceğimi söylemiştin.Dediğin gibi yapmıştım .Ama maalesef bu çalışma , Ömer kardeşimin emektar buzdolabını kurtarmama yetmedi.Çıkan gaz çoktan özgürlüğüne kavuşmuş , mutfağın penceresinden bulutlara doğru seyre dalmıştı bile. Bugün yine aynı manzara ile karşılaştığımda ;  önce yutkundum , sonra hiç tereddüt etmeden ıspatulayı aldım elime.Dediğin gibi ne kolaymış canım.Beş dakikada tüm